14 Haziran 2010

ABBAS ve MURAKIP -4-

Abbas: Azizim, Berhan ŞİMŞEK hakkında ne söyleyebilirsin?

Murakıp: Minyeli Abdullah'ı mı merak ediyorsun?

Abbas: Çok gülünç bir durum değil mi? Minyeli Abdullah'tan biraz bahseder misin?

Murakıp: Muhafazakar kesimin simge yazarlarından Hekimoğlu İsmail lakaplı Osman OKÇU tarafından kaleme alınmış bir romandır ve yanlış hatırlamıyorsam 90'lı yılların başında filmi çekilmişti. Filmde kimler mi oynuyordu? Berhan ŞİMŞEK ve Perihan SAVAŞ... Roman teoride Mısır'da geçer, ama pratikte ise TEK PARTİ dönemini muhafazakar bir yazarın dünyasından eleştirir. Filmde ise Berhan ŞİMŞEK Minyeli Abdullah rolünde oynamıştır. Abdullah rejime muhaliftir ve şiddete bulaşmadan fikirlerini savunur. İşte, bugünün CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Abi, dün TEK PARTİ dönemini eleştiren bir roman kahramınını ne de güzel oynuyordu!

Resim: Minyeli Abdullah rolünde Berhan ŞİMŞEK



Abbas: Anlamadım ya! Berhan ŞİMŞEK mi TEK PARTİ dönemini eleştiren bir rol kahramanıydı? Ya, CHP kendi köküne kibrit suyu mu döküyor?

Murakıp: Kahkaha atmama izin var mı?

Abbas: Kemal Bey Alevi vatandaşlara kucak açarken, Berhan Abimiz de Sünni vatandaşlara mı kucak açacak:)

Murakıp: ÇARŞAF AÇILIMI devam ediyor:)

Abbas: Beğendiğin bir stratejist söyleyebilir misin?

Murakıp: Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu'nda da görev yapan Doçent Doktor Sedat LAÇİNER'i şiddetle söyleyebilirim. Dış politikaya akılcı bakabiliyor ve hamaset denizinde boğulmuyor. Ne yazık ki insanımız hamasete meraklıdır ve ancak esip gürlemeyi bilir. Dış politika ise bir sanattır ve bu sanata gönül veren nakkaş gibi olmalıdır.

Resim: Sedat LAÇİNER



Abbas: Türkiye eksen mi değiştiriyor?

Murakıp: Bunu söylemek için çok erken. İkincisi, komşularla sıfır sorun politikası akılcı bir yaklaşım, ama kantarın topuzunu iyi ayarlamak gerekiyor. Mazlumun yanında yer alalım, ama ölçüyü de iyi ayarlayalım. Batı düşmanı ve El-Kaide yanlısı bir konuma düşürmeyelim kendimizi. Niyet okuyucularının şerrinden sakınmak gerek. İran'a İsrail tarafından saldırı düzenlenmesini elbette tasvip edemem, ama İran'ı kurtarmaya çalışırken çok dikkatli olmalıyız. Yani, komşularla iyi geçinirken Batı dünyasıyla da ilişkilerimizi sağlam tutalım ve hamasete kapılmadan derdimizi iyi anlatalım.

Abbas: Sen hamasete yakın mısın?

Murakıp: Bireyler hamaset dolu olabilir, ama Türk Devleti hamasetten uzak durmak zorundadır. Bana kalsa, elime silah alırım ve pkk denen örgüt bozmasına karşı mücadele ederim. Ama devletler hamasetle yönetilemez.

Abbas: İran ve Lübnan Hizbullah'ı hakkında ne düşünüyorsun?

Murakıp: Kapitalist sermaye ve savaş lobisi en büyük düşmanımdır. Belirttiğim köpeklere direnen herkes kardeşimdir. Bu bağlamda, Güney Amerika'nın kapitalizme bayrak açan devletleri de kardeşimdir, İran ve Lübnan Hizbullahı'da... Kapitalist sermeye ve savaş lobisi habis ur hükmündedir. Bu habis urlara karşı direnen herkes kardeşimdir. Öyle bir kardeşlik ki din, dil ve ırk ayrılığı olmayan...

Abbas: AB'ye karşı mısın?

Murakıp: Hayır, karşı değilim, ama AB'ye kabul edilmemiz mümkün değildir. AB bizi içine almayacaktır; çünkü AB'ye üye olabilmek için Hristiyan bir ülke olmanız gereklidir.

Abbas: Bir itirazım var. AB üyesi ülkelerde ateizm oranı çok yüksek değil mi? Hristiyanlık vurgusu ne o zaman?

Murakıp: Evet, AB üyesi ülkelerde ateist insanların sayısı sürekli artıyor ve kiliseden kopuş inanılmaz boyutlarda, ama ateist bir insan da Hristiyan kültürüne sahip değil mi? Türkiye, Bosna, Arnavutluk ve Kosova Avrupa'nın haylaz çocuklarıdır ve Avrupa Birliği bu haylaz çocukları kendi evinde istemiyor.

Abbas: Neler yapmayı düşünüyorsun?

Murakıp: Yapmak istediğim çok şey var, ama ne olur insanlar bana engel çıkarmasa... Neden insanlar başkalarıyla uğraşmayı kendine görev biliyor. Beni rahat bıraksınlar. Ben kimseyi rahatsız etmiyorum ve rahatsız edilmek de istemiyorum. Dur, aklıma bir şiir geldi. Üstat Necip Fazıl'dan...

"Ne hasta bekler sabahı,
Ve ne genç ölüyü mezar,
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti artık istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni,
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme artık neye yarar"


Abbas: Bir web alanı tavsiye edebilir misin?

Murakıp: Elbette... Üstat Bertan KAYA'nın web alanını tavsiye edebilirim.

http://www.bertankaya.net

Abbas: Dün neler yaptın?

Murakıp: Dün hava cehennem gibi sıcaktı. Fazla dışarı çıkamadım. Evde dizi seyrettim. Avrupa Yakası'nın iki bölümünü ve Hatırla Sevgili'nin bir bölümünü seyrettim. Ya, Hatırla Sevgili ne de güzel bir şarkıdır. Sözleri:

"Hatırla sevgili
O mesut geceyi
Çamların altında
Verdiğin buseyi

Beni mecnun ettin
Sende olasın
Aşkını inkar edersen
Allah'tan bulasın

Bana sen öğrettin
Bu aşkı sevdayı
Ne çabuk unuttun
Beni sen hercai"


Abbas: İnsanın şarkı söyleyesi geliyor... Şarkıların nağmelerinde giderilmeye çalışılan hasretler ve kalbin derinliklerinden gelen sızılar...

Murakıp: Ne diyeyim ki... Şarkılar hasret kokar ve insanın ciğerini yakar... Dur, rahmetli Tanju OKAN'ın Dostlarım adlı şarkısının da sözlerini ekleyeyim. Çok hicranlı bir şarkı, ama çok seviyorum?!

"Dudaklarım kurudu aşk ateşiyle,
Bir damla su verecek o pınar nerede?
Gözlerim bir noktada dalgın soruyor
Yıllardır dost bildiğim sevgilim nerede?

Benim en iyi dostum içkim sıgaram
Onlarda terkederdi olmasa param,
Canım kadar yakınım el oldu şimdi
Dünyada dost denilen kelime yalan

Her akşam efkar basar garip gönlümü
İçerken kadehleri kırasım gelir
Suskun dudaklarımda sessiz bir şarkı
Ah ettikçe içimden bir alev gelir

Nerde bana sevgiyle uzanan eller?
Nerde bana söylenen o tatlı sözler
Büsbütün inançlarım yıkıldı bir bir
Bomboş kaldı dostluğa uzanan eller

Benim en iyi dostum içkim sıgaram
Onlarda terkederdi olmasa param
Canım kadar yakınım el oldu şimdi
Dünyada dost denilen kelime yalan"


Hiç yorum yok: