27 Mart 2010

CUMARTESİ AHVALİM

Bugün öğleye doğru uyandım; çünkü bu sıralar yalnız kalıyorum. Yaklaşık bir hafta daha yalnız kalacağım. Evde tek olunca, uyandıran olmuyor. Uyandıktan sonra canım kahvaltı istemedi. Biraz börek ısıttım ve beş dakika kadar süren kahvaltı yaptım. Dışarda güneşli bir hava var, ama hava kararmadan dışarıya çıkmak istemiyorum. Televizyonu açtım ve açtığıma pişman oldum. Internetten film ve dizi indiriyorum. ( Yasal ve parayla... ). Kendime film ve dizi arşivi oluşturmaya çalışıyorum bu sıralar. Arşivi sürekli yanımda taşımak istiyorum, ama 250 GB'lık taşınabilir bellek yetmiyor artık bana. Fiyatları düşsün de, 2000 GB'lık taşınabilir bellek almak istiyorum. Konuyu dağıttım yine. Akşama kadar internette takılmak istiyorum. Derli toplu bir insanım, ama yatağımı kapamadım ve birkaç parça bulaşığı da yıkamadım. Bugün tembellik yapmak istiyorum. Çok düzenli olunca madalya mı takıyorlar. Hayır, bugüne kadar madalya kazanmadım. Uyandığımdan beri çay içip duruyorum. Ben öyle her çayı beğenmem. Bergamotlu çay her zaman tercihimdir. Şimdi dinlediğim şarkılar da ne güzel şarkılar be. İlhan İREM ve Tanju OKAN... "IMDB Top 250" listesini bilmeyen yoktur herhalde. Güvendiğim bir liste ve bu listeye göre film arşivi oluşturacağım. İnsanın kendine ait film ve dizi arşivi olması çok güzel. Hele kitap okumayı da seviyorsanız ve film/dizi arşiviniz nitelikliyse... Bu hafta canım sıkıldığında ne mi yaptım? Avrupa Yakası seyrettim. Konular arasında bağlantı yok, ama zihnimde 50232 tane konu var. Tamam, çok zekiyim ve aynı anda 50232 konu hakkında düşünebilirm, ama beyin çorbası çok lezzetli bir yemek değil. Kimseye beyin çorbası tavsiye de etmem. Akşama kadar internette takılacağım. Sonra ne mi yapacağım? Duşumu alıp dışarı çıkacağım. Ne yazık ki hafta sonları yalnız dolaşmak zorundayım. Perşembe akşamı iş arkadaşlarımla yemeğe gittik, ama hafta sonları bütün arkadaşlarım dolu. Neden mi? Hepsi evli veya nişanlı. Bu nedenden dolayı hafta sonları bana zaman ayırabilecek bir tane arkadaşım yok da yok. Gülünç bir durum, ama yaşadığım ilde ikamet eden bütün arkadaşlarım evli veya nişanlı. Neyse, konuyu yine dağıttım. Akşam dışarı çıkacağım ve birkaç saat yürüyeceğim. Yürüyeceğim; çünkü tek başıma sinemaya gitmekten, bir cafede sıcak bir şeyler içmekten hoşlanmıyorum. İşin doğrusu yalnızlıktan nefret eden bir insanım. Birkaç saat yürüyeceğim ve kendime bir şeyler alacağım. Canım sıkıldığı zaman para harcıyorum ve kendime bir şeyler alıyorum. Elbise dolabıma bir baksanız, ne demek istediğimi anlarsınız. Henüz hiç giymediğim kazaklarım, takım elbiselerim ve ayakkabılarım ellerinizden öper. Müsrif değilim ve baba parası harcamıyorum. Kendi emeğimle kazandığım paradan harcıyorum. Bugün kravatlara bakmayı düşünüyorum. Aslında siyah takım elbise alacaktım, ama başka güne bıraktım. Bugün sadece kravat almayı düşünüyorum. Tüketim toplumu ve ben. Canım sıkıldıkça para harcıyorum ve ben harcadıkça ülkem kalkınıyor. Tekrar eve gelince ne mi yapacağım. Aynı devran, aynı seyran... Bugün kendimle geyik yapacağım.



Mevsimlerden bahar ve kış çok çabuk geride kaldı. Nisan ayı geliyor ve Nisan yağmurları başlayacak. En çok hangi havayı mı severim? Ilık bahar ikindilerine bayılırım, ama karlı havaları da severim. Gerçi yıllardır kar görmem ve soğuğa çok fazla tahammül edemem, ama karlı havaları garip bir şekilde severim. Liseyi Kayseri Talas Lisesi'nde okudum. Ah, ne kadar geride kalmış lise yıllarım. Bilirsiniz, Kayseri karlı bir memlekettir. Sabahları okula giderken karları tepelemek ve tenefüslerde çocuk gibi kar topu oynamak ne güzeldi. Talas Lisesi'nin cıvıl cıvıl bahçesi, "Yektane" lakaplı ben ve nice hatıralar... Çok sevdiğim Talas'a ait birkaç resmi aşağıya ekliyorum.

Resim 1: Oturduğumuz evin de olduğu cadde. Resimde gözüken apartmanlardan birinde yaşıyorduk.



Resim 2: Talas karsız düşünülebilir mi? Düşünülemez. Talas'a ait bir kış manzarası aşağıda bulunmaktadır.



Bahçe işleriyle uğraşmak istiyorum. Çocukluğumun geçtiği evin çok güzel bir bahçesi vardı. Oldukça büyük bir bahçeydi. Meyve ağaçları, çam ağaçları, zeytin ağaçları, türlü çiçekler ve geniş oyun alanı...Artık bir apartman dairesinde yaşıyorum, ama bahçeli eve olan özlemim inanılmazdır. Çok değil, elli metrekare bahçeye bile razıyım, ama pek umudum yok bu konuda. Tamam, güzel bir işim var ve Türkiye ortalamasının üzerinde maaşım var ve inşallah ileride çok daha fazla kazanacağım, ama bahçeli ev alabilecek kadar para biriktirebileceğime inanmıyorum. Olsun, en azından bahçeli evde yaşamanın zevkini çocukken tadabildim. Çocukluğumun geçtiği evin bahçesinde çekilmiş bir resmi aşağıya ekliyorum. Beş yaşındaydım ve babam tarafından çekilen bir resim. Evet, sadece beş yaşındaydım.



Pazar günü için bir plan yaptım ve galiba bu plana bağlı kalmak istiyorum. Saat 11'de uyanmalıyım, kalkıp kaynar suyla duş almalıyım, kendime mükellef bir kahvaltı hazırlamalıyım ve daha sonra dışarı çıkmalıyım. Dışarı, ama mecburen yalnız...Kendime güzel giysiler almak istiyorum. Güzel giyinmeyi seviyorum işte. Yine masraf olacak, ama annem evde yokken alış veriş yapmam daha doğru; çünkü anneme göre çok müsrifim ve evlenme vakti gelmiş bir adamın tasarruflu olması gerek. Ne zaman para harcasam, müsrif değilim ya, annem şöyle söylenir: "Oğlum, artık evlenmen gerek. Parana sahip çıksana. Evlendiğinde çok masraf olacak vb.". Annem böyle söylenir ve her seferinde ben itiraz ederim: "Ya anne, hani gökten kız mı yağıyor?". Evet, ailem ve akrabalarım neden evlenmediğimi sorguluyor, ama şu konuyu açıklığa kavuşturmakta fayda var: Gökten kız yağmıyor ki. Diyeceksiniz: "Şaşkın, kızları gökte değil yerde arasana!". Tamam, kızlar da erkekler gibi yerde yaşıyor, ama ne yazık ki kızların çoğunun aklı havada. Ben bir erkek olarak ne mi arıyorum? Yazayım: Sevgi, sevgi, sevgi, sadakat ve dürüstlük. Milyon tane özellik aramıyorum bir kızda. Ama kızların kriteri o kadar fazla ki...Kızlara ve kendime olan inancı kaybetmeye yakın bir noktadayım, ama elimden gelen bir şey yok ki. İnsanlar bana baskı yapıp durmasınlar artık. Kimi görsem, soruyor: "Askerliğini bitirdin ve işin var. Neden evlenmiyorsun?". Bu soruyu soran herkese kıl oluyorum. Tertemiz bir ruha sahip bir melekle evlenmeyi elbette isterim, ama melekler ya bana gözükmemek için karar aldılar, ya da ben göremiyorum. Vesselam.

Hiç yorum yok: