6 Nisan 2010

SOĞUK BİR NİSAN AKŞAMINDAN YANSIYANLAR

Yeşilçam çoğumuzun hafızasında geniş yer tutar. Elbette büyük hataları olmuştur, ama Kemal Sunal, Şener Şen, Halit Akçatepe, Kadir Savun gibi çok sayıda üstadı saygıyla anmamak mümkün müdür? Yeşilçam'ın güldürü filmlerine özel bir sevgim vardır ve en başta Hababam Sınıfı gibi klasiklerin DVD'lerini temin etmek istiyorum. Aşk filmleri bana çok saçma gelir, ama Tarık Akan'ın ve Gülşen Bubikoğlu'nun oynadığı "Ah Nerede Vah Nerede"yi nedense çok beğeniyorum. Vallahi, şimdi bile fırsatını bulsam seyrederim.



Bu blog'ta zaman zaman yazılar yazıyorum. Daha önce de mahlas kullanmadan yazıyordum. Evet, gerçek kimliğimi belirterek yazıyordum, ama eski blog'u sildim. Artık yazdıklarımı silmek istemiyorum, ama bu sıralar canım hiç yazmak istemiyor. Yazmayı geçtim, tek kelime bile konuşmak istemiyorum. Yazılarımda bilime, sosyolojiye, tarihe fazla değinmiyorum; çünkü Türk toplumu Haydar Dümen'den ve Güzin ablamızdan ötesini okumayı biliyor mu ki?.. Geyik bir yana, bu sıralar canım hiçbir şey istemiyor. Dilime kilit vurmak ve kalbimle haykırmak istiyorum. Kalbim haykırıyor ve insan arıyorum. Susmak erdem mi? Hayır, elbette hayır. Siyasetçiler, köhne insanlar, doktorlar, bilim adamları, dansözler konuşsun, ama ben bu sıralar susmak istiyorum.



İyi bir kul değilim ve zaman zaman haddimi aşıyorum, ama yakın zamanda ilahi adalet tarafından iki defa ödüllendirildim. Benim hayır bildiklerimde şer ve şer bildiklerimde hayır varmış.



Gündeme aldığım konular belli: Certified Internal Auditor ve TOEFL... Susarken hedeflerime koşmak istiyorum. Hedeflerime çoktan ulaşmam gerekirdi, ama ne yazık ki irademin hakkını veremedim. Hedeflerime koşmak istiyorum, ama bazı engellerden ürkmüşüm gibi.

Kendi kozamı örmeyi öğrenmem de gerekli. Bu konu beni çok zorluyor ve zorlayacak, ama mecburum. Kendi kozamı örmek mi? Bu konu çok derin ve benliğin her noktasında izleri var. Mütekamil bir insan olmak çok zor. Cümlelerin çok kapalı olduğunun farkındayım. Aslında seçtiğim her kelimede sonsuz anlam var, ama kalp ve gönül gerekli... Kendi kozamı örmeliyim ve yepyeni ufuklara kanatlanmalıyım. İpek böceğinin hikayesi çok üzücüdür. Kendi kozamı örmeliyim bir an önce. Artık kanatlanmak, ahvalimi beyan etmek ve zamanı gelince defterimi teslim etmek istiyorum.

Teknolojiye hayranlığım giderek artıyor. Dışarda soğuk bir hava var ve bir otel odasında bilgisayarımın başındayım. Internet üzerinden TRT FM'i dinliyorum ve yalnızlık duygum bir nebze azalıyor. Internet üzerinden canlı radyo yayını dinleyebilmek güzel bir şey. Teknoloji, sana teşekkür ederim.

Hayatı seviyorum ve insan olarak yaratıldığım için teşekkür ederim. Hayatın her anı aynı değil. Hele hırçın bir ruha sahipseniz, kalbiniz ve beyniniz iflah olmaz muhalifse, emin olun ki imtihanınız daha büyük. Evet, imtihan içinde imtihan ve hırçın bir benliğin meydan okuyuşu...

Suskunluk iyi kabul edilmez, ama biraz daha susmaya karar verdim. Bu kifayetsizlik, kararsızlık veya umursamazlık değil. İnsan beyniyle ve kalbiyle konuşmayı da bilmeli ve uygulamalı.

Bir otel odasının loş ışıkları altında bu satırları yazıyorum. Dışarda yağmurlu bir hava var. Uykum geldi ve az sonra uykunun kollarına kendimi bırakacağım. Bu akşam kafein almadım ve bu nedenden dolayı uykum geldi. Aslında uykuyu hiç sevmem, ama uyku sırasında her şeyden kurtuluyorsunuz. Fakirde uykuda aynı, Firavun da... Uyku insanları eşitliyor. Uyuyacağım ve yeni güne başlamayı bekleyeceğim. Uyku için "küçük ölüm" tabirini kullanırlar. Nefesim dolmamışsa yeni gün beni bekliyor. Ya nefesim dolmuşsa? Bilemem, ama hiçbir zaman hırslarımla şu dünyaya saldırmadım. Hırs ve azim kavramlarını karıştıran cahillerden değilim. İnsanlar bitmeyen bir hırsla şu dünyanın sefil ve muvakkat zevklerine saldırıyor, ama ibret almak için hastaneler, mezarlıklar ve çöplükler yeterli. Evet, uykum geldi ve yeni güne başlayabilmenin umuduyla uyuyacağım.

Haftaya büyük ihtimalle Bursa'da olacağım. Şaşırdığım bir gerçek, ama hayat yeni haberlere gebe. Bursa'da yeni bir başlangıcın temelleri atılmalı. Daha önce Bursa'yı görmedim. Bakalım, ben Çelebi'nin Bursa'yı da görmesi gerekliymiş. Bursa'yı gördüm diye madalya kazanabilir miyim? Geyik bir yana, nasibimde Bursa'yı görmek de varmış.

Bu yazıyı burada bırakıyorum. Canım ne mi istiyor? Tanju Okan'dan şarkılar dinlemek istiyorum. Rahmetlinin çoğu şarkısını severek dinlerim, ama özellikle Dostlarım ve Çocukluğum şarkılarına bayılıyorum. Selametle.

Hiç yorum yok: