9 Haziran 2010

ABBAS ve MURAKIP -3-

Murakıp: Abbas, bana sorular sormaya başlayacaksın, ama ben kitap tanıtımı yapmak istiyorum. Malum, bazı konularda ülkemde referans yayın bulmak çok zordur ve "yönetici yetiştirme fidanlığı" olarak kabul edilen denetim alanında referans yayın bulmaksa hayli zordur. Doktor Tamer AKSOY tarafından kaleme alınan "Tüm Yönleriyle Denetim 1 ve 2" oldukça faydalı bir kaynak, ama satın almak için 2010 baskısını bekliyorum. Mevcutta 2006 baskısı var, ama 4 yılda çok şey değişmiştir. Uygun bir zamanda kitapların kapak resimlerini buraya ekleyeceğim. Almak ve okumak gerek. Neyse, istediğin soruyla başlayabilirsin.

Resim: Üstat Tamer AKSOY



Abbas: Filistin ve Hamas'ı nereye kadar savunmalıyız?

Murakıp: Her zaman mazlumun yanında yer almalıyız, ama Doğu-Batı arasında köprü olma iddiamızdan da kopmamalıyız. Hamas mazlum mudur? Hamas hem mazlumdur, hem de gaddardır. Hamas'ın El-Fetih üyelerine çok kötü davrandığı ve hatta öldürdüğü söylenmekte. Ne yapmalıyız? Hamas'ın aşırılıklarını gidermesi için çabalamalıyız. Yani Hamas'ı ıslah etmek için gayret etmeliyiz. Peki tek haylaz çocuk Hamas mı? Hayır, İsrail'in ne çok gaddar olduğunu belirtmeme gerek yok.

Abbas: Peki tek mazlum Filistinli insanlar mı?

Murakıp: Hayır, Doğu Türkistan'da milli davamız, ama en milliyetçi insanlarımız bile Çin malı kullanıyor ve Devletimin Çin'e karşı sesi çıkmıyor. Uygur şehitlerinin Filistinli şehitlerden ne farkı var ki?..

Abbas: Yorgu ve yıpranmış gibisin.

Murakıp: Evet, zıplama tahtasına çıkmıştım ve ufka doğru zıplayacaktım, ama zıplama tahtasında ayağım kaydı ve çok kötü düştüm. Ayağımı sağlam bastığımı düşünüyordum, ama birileri zıplama tahtasına zeytin yağı dökmüş.

Abbas: Ufka zıplamak da nedir?

Murakıp: En başta, zıplama tahtasının çok sağlam olması gerekli. Milletler ve bireyler ufka doğru zıplamak zorundadır. Ama zıplama tahtasının ve zeminin çok sağlam olması gerekli. Türkiye zıplama tahtasına zaman zaman çıkıyor, ama her defasında bir yerini sakatlıyor; çünkü zemini sağlam değil ve zıplama tahtasına yağ döken çok. Zemini sağlam değil, çünkü kendi tarihinden ve köklerinden kopuk, Batılı olmaya çalışan, ama beceremeyen bir aptal görünümünde. Türkiye ve insanımız Asyalıdır ve Işık Doğudan Doğar. Tamam, Batı'nın kalkınmasına ve demokrasisine imrenelim, ama kökenimizi inkar etmeyelim.

Abbas: Bir konuda kafan çok karışık gibi mi?

Murakıp: Çok mu belli ediyorum? Düşünüyorum, ama karar veremiyorum. İstiyorum, ama aynı zamanda korkularım var. Nimet mi, cefa mı, eza mı, karar veremedim. Biraz daha düşünmem gerekli. Neyse, kaç gündür uykusuzum. Dur, birkaç özlü söz söyledikten sonra ayrılayım.

"İt izi, at izine karışmış."

"Zambaklar en ıssız yerlerde açar."

"Vardır elbette her vahşi çiçekte bir gurur."

"Kadın dediğin İstanbul gibi olmalıdır: Fethi zor ve Fatih'i tek."

Abbas: Gönüldaşım, gidiyor musun?

Murakıp: Sormak istediklerin bitmedi gibi. Daha kitabi bir insan bulsan ve ona sorsan olmaz mı? Bizler mücrimiz ve yaftalanmışız. Neyin yaftası mı? Zevk ve sefa içinde boğulup, insanlığımızı kaybetmiyoruz diye dışlanmışız ve hor görülmüşüz. Ne yazık ki bir güneş değilim ve çağlara ışık tutmuyorum, ama kendi dünyamda bir mum da olsa yakabildim. Keşke gönül erbabı olsaydım, çağlara ışık tutanlardan biri olabilseydim, ama zararım sadece kendime. Bak, gurbette ölenlere ve atına atlayıp da arkasına bakmadan gidenlere bak.

Abbas: Sırdaşım, ne demek istediğini anlayamadım.

Murakıp: İnsanca yaşayabilmek ve insan olmanın hakkını verebilmek... Ama beyhude geçen yıllar, tükenmiş bir toplum, şuursuz kitleler... Bırak, rüşvet denizinde boğulan memur mu, alkolde boğulan sefil mi, yolsuzluk yapan bürokrat mı, vergi kaçıran hırsız mı, can alan mücrim mi, bir sahil beldesinde turist kadınları avlamaya çalışan sefil mi bu ülkeyi kurtaracak, insanlığa faydalı olacak?..

Abbas: Bugün neye sevindin?

Murakıp: Rahmetli Savaş DİNÇEL'in unutulmaz dizisi EKMEK TEKNESİ'nin bütün bölümleri ve rahmetli Kemal SUNAL'ın bütün filmleri inşallah haftaya elime geçecek. Mutluyum:)

Hiç yorum yok: