21 Mart 2010

PAZAR GECESİ UYKUSUZLUĞU

Şimdi siz sıcacık yataklarınızda uyuyun, ama benim uykum kaçtı. Sessizlik istemediğim için şarkılara başvurdum ve yalnızca Türk Sanat Müziği nöbetçiymiş. Kimi mi dinliyorum? Aşağıda bulunan resme bakın ve halimi anlayın:)



Neden mi uykum kaçtı? Az önce kahve içme gafletinde bulundum. Belki de bilerekten uykumu kaçırdım; çünkü yarın sabah kendi yatağımda uyanmayı umuyorum. Hayret, bu hafta yabancı bir şehre gitmiyorum. Kıyamet mi kopacak, bana mı ölüm iyiliği geldi ki bavulumu toplamadım ve bir otobüsle berzah yolculuğuna çıkmadım. Muhakkak ki başımıza taş yağacak:) Neyse, yavaş yavaş geyikten muhabbetleri bırakmak istiyorum. Ben ciddi ve ketum bir insanım, değil mi? Bu kadar geyik bana bin yıl yeter. Feysbuk'a ve messenger'a baktım, ama kimsecikler kalmamış. Ya, bu uyku bu kadar mı tatlı ki herkes tavuk gibi uyudu?

Hayatımı kuşatan verimsizlikten kurtulmak istiyorum. Verimsiz yaşamanın tarifi var mı? Evet, var: "İki günü eşit olan zarardadır.". Benim iki günüm değil yıllarım bile eşit. Hayatı dolu dolu yaşamak istiyorum, ama bir fanusun içine sıkışmışım gibi deliyor. Bugün tek sayfa kitap okumadım ve bu müthiş canımı sıkıyor. Düzenli kitap okumamak en büyük verimsizlik değil mi? Anneler çocuklara anlatır ya: " Yatacağız, kalkacağız ve bayram gelecek.". İşte, yatıyorum ve kalkıyorum, ama hayatımı verimsizce tüketiyorum. Bütün insanlar verimli yaşıyor da bir ben mi verimsizim? Hayır, bakın şu Türkiye'nin haline ve ağlayın. Verimsiz bir milletiz, ama nihayetinde her insan kendi bacağından asılacaktır. Son bir aydır TOEFL ve CIA hedeflerim için ne yaptım? Açıklıyorum: Bir zıkkım yapmadım. Gençlik hızla akıp geçiyor ve bense henüz kollarımı bile sıvamadım...

Daha önce bahsetmiştim ya... Çok kahve içiyorum yine. Yok mu bütün kahve kavanozlarını lavaboya boşaltacak bir sihirli el? Fazla kahve içtiğim için vücudumda ödemler oluşuyor gibi ve bazı zaman kalbim ağrıyor? Erken yaşta kalpten gitmek istemiyorum, ama kahveyi de bırakamıyorum. Şimdi bile kalbimde bir ağrı var ve vücudumda ağrıyan noktalar var. Büyük ihtimalle kahvenin yan etkileri. Kahrolsun ki kahve kavanozlarını lavaboya boşaltamıyorum. Bakalım, bu nereye kadar gidecek...



Bisiklete binmeyi çok özledim. Lise yıllarımda bisikletim vardı ve özgürce yollarda dolaşırdım. Seher vakti uyanacaksınız ve yaz güneşi ortalığı kavurmadan önce bisiklete bineceksiniz. Sabah rüzgarı yüzü okşarken bisiklete binmenin zevkini ancak erbabı bilir. Bu yaz bir bisiklet almak istiyorum ve en azından hafta sonları seher vaktinde bisiklete binmek istiyorum.



Teknolojiye olan hayranlığım sürekli artıyor; çünkü Ekmek Teknesi ve Hatırla Sevgili gibi bayıldığım iki dizinin DVD kayıtlarına ulaşmak üzereyim. Her iki dizinin de tamamını seyredemedim. Ekmek Teknesi devam ederken İzmir'de üniversite öğrencisiydim ve doğal olarak birçok bölümüne bakamadım. Hatırla Sevgili devam ederken de Eleşkirt'te kısa dönem askerdim ve bu nedenle birçok bölümüne bakamadım. Rahmetli Savaş DİNÇEL'i sevgiyle anıyorum. Umarım ki bir aksilik olmaz da her iki dizinin DVD kayıtlarını satın alırım.



TRT'de zaman zaman çok güzel yerli diziler yayınlanmakta, ama bazı dizilerin ömrü ne yazık ki oldukça kısa. Yıllar önce TRT'de bir dizi yayınlanmıştı: KADİRŞİNAS. Dizinin başrolünde Bekir AKSOY oynamaktaydı. Bekir AKSOY avukat rolündeydi. Severek sevdiğim bir diziydi, ama ne yazık ki çok uzun ömürlü olmadı. Avukat abimizi ne de çok kendimle bütünleştirmiştim. Ya, bu dizi neden uzun ömürlü olmadı, bilen yok mu?



Artık kalbimi teslim etmem gerekmiyor mu? Temiz bir kızla hayatımı birleştirmek istiyorum, ama aradığım meleği bulamıyorum. Gerçekten temiz, ahlaklı, anlayışlı, gözleri gözlerimden ayrılmayacak, yalancı olmayan bir melekle hayatımı birleştirmek istiyorum, ama inancım öyle zayıfladı ki... Melek yüzlü şeytanlarla karşılaşmaktan bıktım. Yok mu şu dünyada kalbimi ellerinin arasında ısıtacak bir melek? Tren hızla uzaklaşıyor, son vagonu yakalamam bile zorlaşıyor, ama ben bir adım bile atamıyorum.

Hiç yorum yok: