1 Şubat 2010

İSKANDİNAVYA ve MURAKIP

Pazar günü saat 10'da zorla uyandım. Sımsıcak uykuyu bırakmak zordu, ama cibilliyetsiz mecburiyetler... Duş al, kendine gel ve kahvaltı derken öğle vakti geldi. Zorla TOEFL kursuna gittim. Dünyalarda kıyametler kopuyor, ama ben kursta bilimsel parçalar okuyorum ve TOEFL için kendime heba ediyorum. Akşam vakti eve döndüm ve birkaç saat televizyona bağışta bulundum. Saat 21 civarı odama çekildim, kahvemi yanıma aldım ve kitaba gömüldüm. Gece 12 olana kadar kitap okudum. Ah keşke hayali bir roman kahramanı olsaydım, bir kitabın sayfalarına gömülseydim. Uyumadan önce biraz müzik dinleyeyim dedim ve İlhan İREM'den nağmelere daldım...

İskandinav ülkeleri çağırıyor beni. Hiç güneş doğmayan ülkelere gitmek ve dondurucu soğuklarda beynimi uyuşturmak istiyorum. Sürekli başımın arkası ağrıyor bu sıralar. Bu baş ağrısından inanın ki bıktım. Sanki beynim büyüdükçe büyüyor ve başımın arkasına baskı yapıyor. Başımın patlamasına az kaldı sanki. Başım yakında patlayacak ve her yer sulu sulu, vıcık vıcık beyin olacak. Şimdi bir İskandinav ülkesinde olsam ve başımı bembeyaz karların arasına gömsem. Başımın arkasını suyla ıslatıyorum ve ovuyorum, ama fayda etmiyor. Patlayacak, başım patlayacak ve bütün dünya vıcık vıcık beyne bulanacak. Keşke küçük beyinli, dar kalpli, gamsız ve pervasız bir insancık olsaydım. Ama gelin görün ki, kocaman beyinli ve kalpli bir murakıp... Murakıp da ne mi? Dünyayı tartan, dünyayı düşünen, dünyayı değerlendiren ve dünya dolusu tespitlerde bulunan bir adam...

İskandinav ülkeleri ki güneş doğmayan... Akdenizli olduk da ne oldu, başımız göğe mi erdi ki. Dünyaları kalbimde ısıtırım, ama kendi dünyama hükmüm geçmez. Kalbimde cehennemleri söndürürüm, ama üşüdüğüm zaman dünyamda güneş doğmaz. Gitmeliyim, uzaklaşmalıyım ve İskandinav ülkelerinin tertemiz karlarında beynimi soğutmalıyım. Bu ülkede Doğan Güneş beklemektense, güneşin aylarca doğmadığı ülkelerde ruhumu dinlemek, kalbimden ve beynimden kurtulmak...

Hiç yorum yok: