27 Ocak 2010

YOLCUNUN KALEMİNDEN

Uyu
Sıcacık bir odada uyu
Çıtır çıtır soba yansın
Sobanın üstünde çay demlensin
Dışarda nefes kesen bir ayaz
İthal kok kömürü ve yağlı çam
Hiç uyanmadan uyu
Sonsuza dek uyu
Yorgana sarılarak uyu
Her şeyi unutarak uyu
Hiç hatırlamayaraktan uyu
"Ey huzura eren nefis,
Sen Rabbinden ve Rabbin senden razı olarak sonsuza dek uyu!" sözlerini işiterek uyu
Karanlık ve soğuk bir gecede uyu
Güneşlerin doğmayacağı gecelerde uyu
Kocaman bir kalbe sahip olduğunu düşünmeden uyu
Beyin çorbasına bulanmadan uyu
Hissetmeden uyu
Anlamadan uyu
Hep uyu
Sonsuza dek uyu...

Elbette uyanmayı da isterim
Sonsuz bir uykudan sonra dinç olarak uyanmak
Yeniden her şeye merhaba demek
Bir çocuk saflığında hayata merhaba demek
İsterim bütün bunları
Ama bilirim ki mümkün değil
Ama insan sonsuz huzura ihtiyaç duyar
Ama yollar hep labirentlidir
Ama insanın kalbi hep kırılır
Ama insan hep sırtından bıçaklanır
Ama doğan güneşler hep batar
Ama hep yarım kalır umutlar
Ama bilirim ki
Orda öyle bir yer var ki
Orda öyle bir zaman var ki
Hep bahar
Hep neşe
Hep umut...

Neden mi böyleyim dostlar
Sanmayın ki acizim
Sanmayın ki güçsüzüm
Hayır
Sabrım kayaları çatlatır da
Beynim en girift bilmeceleri çözer de
Kalbim en sadık duygulara sahiptir de
Fakat
Doğan güneşler hep batmak ister
Dün yanımda olanlar bugün gitmek ister
Benim defterimde yazmaz ihanet, vefasızlık
Benim dünyamda bulunmaz yalanlar dolanlar
Ben öğrenemedim insanı sırtından vurmayı
Ben bilemem yol ortasında bırakmayı
Ben böyleyim dostlar
Bir türlü öğrenemedim kötü olmayı
Bir türlü kavrayamadım pervasızlığı
Ben böyleyim işte
Ben enayiyim işte
Ben iyiyim işte...

Hiç yorum yok: