14 Mart 2010

DAÜSSILA

Doğduğum, 15 yıl aralıksız yaşadığım ili, Kahramanmaraş'ı çok özlediğimi farkettim. Eylül 2009'da birkaç günlüğüne gidebilmiştim, ama inanın ki vakit bulup gidemiyorum. Doğduğun yerde nitelikli iş bulamazsan, elbette dışarı gitmek zorundasın.

* Aşağıda Kahramanmaraş Kalesi'nin resmi var. Şehrin ortasında bulunmaktadır. Şimdi bahar geliyor ya, Cumartesi günü kaleye çıkacaksın, kalenin içinde bulunan çay bahçesinde çayını yudumlayacaksın ve surların kenarından şehri seyredeceksin.



* Anadolu'nun bütün illerinde "mecburiyet caddesi" diye bir kavram vardır. Gerçi son 10-15 yıldır Kahramanmaraş kabuğunu kırmış, kalkınan ve sanayileşen illerin arasına katılmıştır. Aşağıdaki resimde resmi adıyla Trabzon Caddesi, gençler arasındaki adıyla Mecburiyet Caddesi bulunmaktadır. Trabzon Caddesi'nde dolaşmayı çok özledim.



* Ulu Cami'nin çevresindeki parkları özlememek mümkün mü? Ulu çınar ağaçlarının gölgesinde oturacaksınız, suyun akışını dinleyeceksiniz ve salepinizi yudumlayacaksınız.



* Kıbrıs Meydanı'nda akşam yürüyüşü yapacaksınız. Memleketimin "poyraz" rüzgarı ünlüdür. Püfül püfül esen poyraz rüzgarı varken, bir akşam vakti Kıbrıs Meydanı'nda dolaşacaksınız.



* Kahramanlık Anıtı'nı göreceksiniz ve göğsünüz tekrar kabaracak. Şu ülkenin insanları birkaç asırdır benliğinden koptu, ama eminim ki nice Sütçü İmamlar, Çakmakcı Saitler, Arslan Beyler şu toplumun bünyesinde gizlidir.



* Kahramanmaraş dondurmasına kim hayır diyebilir ki. Tamam, her yerde Kahramanmaraş dondurması bulunuyor, ama yerinde bu şahane lezzeti tatmayı özledim.



İnsan bu; özler, hasret duyar ve hasretini paylaşmak ister. Memleketim hakkında yazacaklarımın sınırı elbette yoktur, ama sınırlı zamanda bu kadar yeter diye düşünüyorum. Kim bilir, meçhul bir gelecekte memleketimde güzel bir iş bulurum ve memleketime taşınırım. Son sözüm aşağıdaki resimde bulunmaktadır. Selametle...

Hiç yorum yok: