2 Temmuz 2010

SİYAH BEYAZ RESİMLERDE KALAN

Benim gibi seksenliler hafızasını karıştırsın. Bir zamanlar öyle fotoğraf makineleri vardı ki sadece siyah-beyaz resim çekerlerdi. Bizim evde de bir tane vardı ve şimdi tozlu bir çekmecede sitemle ağlıyor. Şimdi ağlıyor, ama bir zamanlar çok değerliydi. Çocuktum ve merak ederdim, ama dokunamazdım kendisine. Dokunamazdım, çünkü babam yasaklamıştı. Ben ne mi yapardım? Evde kimse yokken, gizlice kendisiyle oynardım. Eski dostumuz bir canlansa ve anlatsa geçmişimi, geçmişte kalan güzellikleri ve çok uzakta kalan heyecanları... Eski dostum tarafından çekilmiş siyah-beyaz resimlerin bir kısmını taradım ve meçhul bir gelecekte, bütün resimleri taramayı düşünüyorum. Her siyah-beyaz resimde silinmez hatıralar, geri gelmeyecek mutluluklar ve sessiz gemiye binip aramızdan ayrılan canlar... Bahsettiğim resimlerden birkaç tanesini aşağıya ekleyeceğim.

Resim Bir: Babamın gençlik yılları



Babamla ilgili bir ayrıntıdan bahsetmek istiyorum. Rahmetli, çeşitli kamu kurumlarında görev almıştı ve bunlardan birisi?.. Evet, bir kamu kurumunda TEFTİŞ KURULU MÜDÜRLÜĞÜ de yapmıştı. Bir nevi meslekdaşız.

Resim İki: Bebeklik resimlerimden birisi



Resim Üç: Henüz dört veya beş yaşındaydım



Yukarıya sadece üç tane resim ekledim, ama sadece üç resimde bile milyonlarca hatıra var. Siya-beyaz resim çekilen günlere geri dönebilmek, o günleri tekrardan doya doya yaşayabilmek ve yılların katılaştırdığı kalbi yumuşatabilmek... Şimdi kalp katılaştı ve en derinlere gömüldü hatıralar... Gencim, güçlüyüm, başarılıyım, hedeflerim var, ama hayata karşı iyice bilendim, kalbim katılaştı ve birçok hissin üzerini kabuk bağladı. Şimdi çok ciddiyim, çok asık suratlıyım, çok ketumum, çok çatık çehreliyim. Siyah-beyaz resimlerde kalan hisler, hatıralar ve kurban olunası "an"lar...

Hiç yorum yok: